Peru’nun başkenti Lima’nın yaklaşık 400 kilometre güneyine
indiğinizde toprak renk değiştirmeye başlar, evler değişir, yollar değişir,
rakım değişir. And Dağları size yolculuğunuz boyunca eşlik eder ve eteklerindeki 450 kilometre karelik bir
alanda çok ilginç hazineler saklar. Nazca çizgilerini ilk olarak çocukken
okuduğum Tanrıların Arabaları kitabıyla duymuştum, Erich von Daniken’in akıcı
diliyle yazılmış olan bu kitabı o vakitler çok da anlamayarak okumuş, acaba uzaylıların
yaptığı söylenen bu çizgileri ben de gözümle görür müyüm diye içimden
geçirmiştim. Bir gün ayaklarım beni Nazca ve Palpa kasabalarının ortalarındaki
bu mistik alana götürdü ve bir çocukluk hayalim gerçek oldu.
Sabahın erken saatinde bindiğimiz pırpır uçakla keyifli bir yolculuk yaptım, hava açık, ılık, görüş mesafesi iyiydi. Dağlar, ovalar, tarlalar ve kumullar ardı ardına harika tablolar sunuyordu.
Tarih olarak M.Ö 500 lü yıllardan M.S. 300 lü yıllara uzanan
geçmişe sahip olan bu çizgilerin tam olarak ne olduğu bugün dahi
anlaşılamamıştır. Dünyanın pek çok yerinde rastlayacağınız çizgiler ve motiflerden
daha ünlüdür Nazca Çizgileri. İçlerinde örümcek, maymun, guano kuşu, sinek
kuşu, balina ve pelikanın da olduğu bu çizgi ve geolifler yalnız toprakta
değil, döneminde yapılan toprak kaplar ve tekstil ürünlerinde de görülen
figürlerdir, Nazca kültürünün bir parçasını oluştururlar. Figürlerden daha enteresan
olan ise düz, spiral, üçgen, dikdörtgen ve dalgalı çizgilerdir.
Çizgileri ilk keşfeden, Perulu arkeolog Toribio Mejia Xesspe
olmuş. Yürüyüş esnasında fark etmiş çizgileri. Ancak yürürken çözümlemesi zor
olmuş şekilleri. Her şeyin netleşmesi 1930 larda uçak keşifleri ile mümkün
olmuş. 1930-1940 yılları arasında yapılan araştırmalarda ortak kanı bu
çizgilerin devasa bir astronomik yapı ya da bir havaalanına ait olduğu imiş. Bu
bölgenin rüzgar ve yağış almaması ve havanın kuru olması, çizgilerin bunca yıl
bozulmadan günümüze ulaşmasında en büyük etken. Ancak küresel hava değişimleri
bu bölge için tehdit oluşturuyor. Bu derinlikte çizgilerin şiddetli yağmura
direnmesi imkansız.
Uzaylı adam olarak bilinen figür. Sanki ilkokul çağında bir çocuğun çizimi gibi. Kaynağı, sebebi belirsiz resimlerden sadece bir tanesi.
Ne yazık ki dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi burada da var
olan gecekondulaşma bölge için tehlike oluşturuyor. Yaptığım keşif uçuşunda
bölgeye serpiştirilmiş barakalar dikkatimi çekti. Çizgilerin muhafazası
için yol kenarlarında gözlem kulübeleri yapılmış, ancak çizgiler öyle geniş bir
alana yayılmış ki korunması bundan böyle daha zor olacak gibi.
Yola yakın resimleri korumak üzere yapılmış güvenlik kulübesi
Zemin demir-oksitle kaplı pembemsi çakıl taşlarıyla örtülü.
Çizgileri her kim yaptıysa bu taşları temizleyerek alttaki çölümsü sarı toprağı
ortaya çıkartmak suretiyle yapmış.
Örümcek
Nazca çizgileri üzerindeki en kapsamlı araştırma Maria
Reiche’e ait. Hayatını buraya vakfetmiş dersek yalan olmaz. Nazca çizgilerinin
Unesco Dünya Kültür Mirası olması onun sayesinde. Zaten cenazesi de Nazca’ya
defnedilmiş.
Sinek Kuşu
Guano Kuşu
Su bulmak umuduyla yapılmış dinsel ayinler için ritüel diyen
de var, uzaylıların iniş yapması için hazırlanmış özel havaalanı diyen de var, astronomik
takvim diyen de. Her ne olursa olsun Nazca çizgileri büyüsünü korumaya ve
binlerce turisti bölgeye çekmeye devam ediyor. Yolunuz düşerse keyifli ama bir
o kadar da mide kaldırıcı keşif uçuşunu yapmalısınız, tabii mutlaka aç karnına,
zira şekillerin her biri için uçağınız ani pikelerle alçalıyor, sağa ve sola
yatarak her iki taraftan da görüntü almanızı sağlıyor, dolu midelerin bu
pikelere direnç göstermesi zor….Bu tür şeylere dayanıklıyımdır ama benim bile bir ara başım döndü.