Tam da ilkokullarda bebişlerin başlarına örtü
geçirildiği ve "anaokulunda başörtüsü serbestisi olmadığı" ifadesi kullanılarak bizimle alay edildiği şu günlerde…fikrimi zikretmezsem olmazdı.
Atayist :) değilseniz Yaradan’a
inanıyorsunuz demektir, Cem Yılmaz “İstersen krem peynire tap, umurumda değil”,
diyordu skecinde, aslında dünyanın büyük çoğunluğunun inanç ihtiyacını dile getiriyordu. İsmi ne olursa olsun, Rab, Tanrı, Tengri, Allah…düşünün, sırf İslam’da
99 adı olan yüce bir varlıktan, hepimizin hammaddesinden bahsediyorum.
Ben O’na inanan ve sığınan grubundanım,
ibadet pratiği sevmek, saymak, hak yememek ve darda kalana yardım etmekten
ibaret olan, ancak bu arada tüm kutsal kitapları da baştan aşağı okumuş biriyim.
Yaradanın saçımızla başımızla hiçbir derdi yok. O, bizim beynimiz ve
yüreğimizdekilerle alakadar. (Ne kadar ibadet edersek edelim aslolan fiiliyattır. Akşam haberlerini baştan sona izleyenler ne demek istediğimi anlarlar. Bugünkü koşullarda O'nun bizlerden hoşnut olması mümkün olabilir mi? )
İnsanoğlu yüzyıllar, bin yıllar
boyu inanmış kendinden daha üstün bir varlığa. Ona o kadar teslim olmuş ki
, onun yüceliği, büyüklüğü karşısında ibadet ederken bir alçakgönüllülük,
bir küçülme, bir hürmet duygusuna kapılmış. Bu yüzdendir ki tüm hak dinlerde baş öndedir, secde mekanizması vardır, yere çökülür, diz çökülür. Dinî tüm
tasvirlerde kadınların ve erkeklerin başlarının bir bölümü kapalıdır. Bu
Musevilerde de, Hıristiyanlarda da, Müslümanlarda da böyledir.
Suyla arınmak, temizlenmek gerekir. Hedef saçımızı başımızı saklamak değil, ağırbaşlılıkla tertemiz huzura çıkmaktır.
Dinin merkezi olmuş tüm şehirlerin
sıcak iklimlerde yer alması da başlara şu ya da bu biçimde bir örtü takılmasını
zaten kaçınılmaz hale getirmiş.
Yüce Rabbimizin bizi saçımızla
sınayacağını düşünmek…işte buna inanmıyorum.
Mescid-i Aksa, Kudüs
Kutsal Kabir Bazilikası
Kubbetüssahra
Kudüs Sokakları
Ağlama Duvarı