7 Haziran 2016 Salı

AZOR ADALARI - TERCEIRA

2012 yılında Portekiz'e yaptığım seyahatin tadı hala damağımdayken, eskiden beri nasıl bir yer olduğunu merak ettiğim Azor Adaları'na uzanmaya karar verdim. Toplam 9 adadan oluşan bu adalar topluluğu, kıta Avrupasından oldukça uzakta, Lizbon veya Porto'dan en az 2 saatlik bir uçuş yapılması gerekiyor. Ulaşımdaki zorluk devlet yönetimine de yansımış, adalar özerk yönetimle idare ediliyor, dış işlerinde Portekiz'e bağlı.
 
THY'nin tarifeli seferiyle Lizbon'a uçuyor, birkaç saat Lizbon'da dolaştıktan sonra SATA Havayollarıyla Terceira adasına hareket ediyorum. Sata Havayolları Portekiz'in Azor bağlantılarını sağlıyor, Sata Açores ve Sata International olmak üzere iki işletmesi var. Sata Açores'un uçakları ufak, pırpır uçak diye tabir ettiğimiz, uçarken sıklıkla Kelime-i Şehadet getireceğiniz türden. Fakat küçük uçakla uçmanın bazı avantajları da var, iniş ve kalkıştaki, manevralardaki kolaylık mesela.


Azor Adaları 9 tane demiştim, bunlar Portekizliler tarafından zamanla keşfedilmiş ve yerleşme başlamış. Önce Santa Maria, sonra San Miguel adasını keşfetmişler. Üçüncü sırada Terceira Adası bulunmuş. Bu sebeple Portekizce üçüncü anlamına gelen Terceira denilmiş adaya. İsmi saçma sapan belki ama kendisi gerçek bir ilahi tezahür. Çok gezen biri olarak bugüne kadar gördüğüm en güzel yer diyebilirim Terceira için. Sanki cenneti gördüm geldim. Böyle hissetmemde yaşamakta olduğum büyük, kaotik, kirli, düzensiz, gittikçe çirkinleşen, kalabalıklaşan şehirden kopma, kaçma, uzaklaşma isteğim baş rol oynuyor tabii. Hiç sıkılmadan ömrümü tamamlayabileceğim bir yer burası.



Hepi topu 55 bin kişi yaşıyor, ben o kadar da sanmıyordum, neredeydi bu insanlar hiç bilmiyorum, çok az insan gördüm, buna mukabil kişi başına 10 inek düşüyordu, dağ bayır inek. Ben hayatımda bu kadar çok ineği bir arada hiç görmedim. Serbestçe dolaşıyorlar, otla besleniyorlar, hava tertemiz. Dünyanın en mutlu inekleri onlar. Portekiz'de çok revaçtaymış Azor eti. Bizim Biga danası gibi onlarda da makbul olan et bu. Haksız da değiller, etler az yağlı, yumuşacık, mis gibi kokuyor.



Terceira'da önemli sayılabilecek 1 tane müze var. Eski bir fransisken ibadethane binasına kurulmuş. En büyük şehir olan Angra do Heroismo (Hero kelimesi tam da tahmin edeceğiniz gibi bizim Kahramanmaraş misali şehre kahramanlık payesi veriyor) ya da kısa adıyla Angra'da güzel bir tarih müzesi var, eski eyerler, at arabaları, savaş topları, kahramanlık madalyaları, heykeller, vitraylar, tablolar görülebilir.
 
Azorlar'da hava 10 derecenin altını nadiren görüyor, 30 un üzerine ise çıkmıyor, cennet burası benim için. Evlerde çok üşüyen varsa şömine yakıyor, az üşüyen katalitik. Ama klima gerekmiyor. Kar hiç görmemişler, yağmuru ise her gün. Bulutlar yavaş yavaş tepelerden aşağıya çökerken çisil çisil yağan yağmurun kokusu ve yeşilin bin bir tonu aklımı başımdan aldı dersem yalan olmaz.







Karadenizli arkadaşlar hemen itiraz edecekler, kendi bölgelerinin daha güzel olduğunu iddia edeceklerdir. O zaman ben de onlara o caaanım yeşil doğayı katlederek yaptıkları çirkinlik abidesi binaları soracağım, Uzungöl'ün çevresini soracağım mesela, Ayder'deki yapı çirkinliğini, ağaçlar kesilerek Kıble dağının başına inşa edilen camiyi, yaylalar yollarla birleşsin diye verilen çabayı, yol kenarlarındaki, derelerdeki pet şişeleri, izmaritleri, cam şişe kırıklarını, kağıt ve naylonları soracağım. İnanmayacağınızı biliyorum ama ben 1 hafta içinde bu adalarda hiçbir yerde bir parça çöp görmedim. Hatta dağ başında, kuş uçmaz kervan geçmez diye tanımlayabileceğimiz yerlerde dahi çöp ayrıştırmak için 3 set çöp kovası koyulduğunu gördüm. O yüzden lütfen kimse bana memleket türküsü söylemesin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder