1999 yılının Ekim ayında, bir Cuma akşamı, kimsecikler bilmeden, görmeden, duymadan yaptım ilk yurtdışı seyahatimi. Pazartesi sabahı da geri döndüm. “Tek bir hakkın olsa nereye giderdin” sorusunun cevabına gittim: Mısır Piramitlerine, Kahire’ye. Her yönüyle birinci sınıf bir geziydi. İki gün sürdü ama bir ömre bedeldi.
Dostlar sağ olsun, ısrarla neden bir blogum olmadığını sorar dururlar. Bu blog o dostlar için, kötü gün dostlarım için, anılarımı onlarla dilim döndüğünce paylaşabilmem için açıldı bu blog.
Dostlar sağ olsun, ısrarla neden bir blogum olmadığını sorar dururlar. Bu blog o dostlar için, kötü gün dostlarım için, anılarımı onlarla dilim döndüğünce paylaşabilmem için açıldı bu blog.
Can dostum, kardeşim, hayırlı olsun. Gitmiş, görmüş,yemiş,içmiş gibi hissettirebilmek ayrı bir meziyet, hele bunları başkalarıyla böyle güzel paylaşabilmek büyük cömertlik.Emeğine sağlık, en sıkı takipçiler listende ilk sıralarda olmak istiyorum.......
YanıtlaSilSağol Serpilimmm bende malzeme çok biliyorsun da şevk az. Bakalım ne kadar sürdürebileceğim. Teyzeme kalsa kitaba başlamalıymışım :)
SilBence olması gereken tam da bu. Artık okkalı bir imzanı atarsın kitabın kapağına :))))
Sil