9 Ekim 2014 Perşembe

BAYKAL GÖLÜ - CENNETİN TA KENDİSİ


Bugün biraz Baykal Gölü’nden bahsetmek istiyorum. Aslında bana kalsa sonsuza kadar Baykal Gölü’nden bahsedebilirim. Barajlarımızın, su rezervlerimizin kurumaya başladığı, kuraklığın kapıya dayandığı, musluklarımızdan ne olduğu tam da belli olmayan bir sıvının aktığı şu günlerde, gölün hakkını vermek gerek diye düşünüyorum. Zira Doğu Sibirya’da bulunan Baykal Gölü hakkında edindiğim bilgiler aklımı başımdan aldı.

                                           
 
Medeniyet tarih boyunca hep su’yun yanıbaşında. Susuz bir hiçiz. Su kesintisi olduğu günler ne yapacağımızı bilemiyoruz. Dökme suyla el yıkamak çile. Yaptığım Transsibirya Gezisinde Baykal Gölü’ne de uğranacağını öğrendiğimde yaptığım kısa bir araştırma bu gölün bırakın Rusya’yı, dünyamız için ne kadar değerli ve vazgeçilmez bir hazine olduğunu gözler önüne serdi.

 




Göl 25 milyon yaşında. 25 milyon yıl. Durup düşününce bu rakamı makul bir yere oturtamıyorum. Dünyanın oluşum evresiyle kıyaslayınca doğal olabilir ama biz ölümlüler için epey yaşlı. Oldukça uzun zamandır orada.


 
Göl, “en”lerin gölü. Evet, 25 milyonluk yaşıyla en eski-yaşlı  göl. Sonra dünyadaki en derin göl mesela. 1.632 metre derinliği var. En fazla hacme sahip göl. Tam 23.000 km küp. Buranın bir tatlı su kaynağı olduğunu tekrar hatırlarsak dünyada üzerindeki tatlı su (içilebilir su) kaynaklarının beşte birini oluşturduğunu kaba bir hesapla söylemek mümkün. Çok da geniş bir alana sahip. Asya fizikî haritasını açıp bakarsanız anında dikkatinizi çekecektir.

  



 

Su çok temiz ve berrak. Pırıl pırıl. Havanın iyi bir zamanına denk gelinirse 40 metreye kadar dibi görmenin mümkün olduğunu söylüyorlar. Göl üzerinde 27 ada var, çoğunda kimse yaşamıyor. Gölü çevreleyen topraklarda köyler var ve bu köylerin birçoğuna sadece su üzerinden ulaşabiliyorsunuz, kara yolu yapılmamış.

Göle birçok akıntı ve nehir kavuşuyor, yaklaşık 300 adet su kaynağı. Ama kaynağı Baykal Gölü olan sadece Angara nehri var. O da Yenisey’in bir kolu.

 
Aslında Sibirya’da bulunduğu için bu bölgenin soğuk olması bekleniyor ama göl çevresi oldukça ılıman bir iklime sahip. Sibirya’nın bazı bölgelerde -90 dereceye kadar düşen hava sıcaklığına rağmen gölün en derin ve en soğuk yeri -6 derece oluyor. Tabii kışın (Ocak-Nisan arası)  donduğunu söylemeye gerek yok. Benim ziyaret ettiğim ağustos ayının genel ortalaması ise 12 derece.

 



 
Gölün içinde ve çevresinde 1.200 tür hayvan, 600 tür bitki yaşıyor, bu sayıların % 75’i sadece Baykal’da yaşayabiliyor. Yani muazzam bir yaşam alanı. Gölde enteresan balıklar var, hatta bazı balıkların yüzeyden 1 mil derinde bile yaşayabildiği biliniyor, basınca rağmen. Bu basınca öyle alışmışlar ki yüzeye çıksalar resmen infilak edebilirler. Dünyada tatlı su foklarının görüldüğü tek yer bu göl.

Çevresinde çok az sayıda otel var. Bugün sadece Transsibirya treninin geçmesine izin verilen eski tren yolu bir elbisenin eteğindeki fırfırlı nakış gibi kilometrelerce devam ediyor. Trenimiz bu yolu saatte 10 km lik bir hızla, tıngır mıngır kat ediyor ve gözümüzü şahane göl manzarasından ayıramıyoruz.
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder