20 Nisan 2015 Pazartesi

USHUAIA HAPİSHANESİ

Güney Amerika haritasını açıp bakarsanız, kıtanın güneyinin çok sayıda adadan oluştuğunu görürsünüz. Zaman zaman tartışmalı hale gelse de halen dünyanın en güneyindeki şehir olma özelliğini taşıyan Ushuaia bu adalardan biri üzerinde yer alıyor. Şehir çok sempatik, yolunuzu mutlaka düşürün ve birkaç gün kalın.



Bu blogun konusu şehrin dillere destan hapishanesi. Ushuaia henüz bir köy iken, 1902-1920 yılları arasında süren bir inşaat sonrası buraya bir hapishane kurulmuş ve civardaki tutukevlerinde kalanlar buraya nakledilmiş. 18 yıl süren hapishane inşaatinde bizzat hükümlüler çalışmış. Cezaevinin iyisi kötüsü olur mu bilmem ama burası sıkı disiplini ile ünlüymüş. Şehir büyüdükçe işçi gereksinimi de artınca hükümlüler elektrik işlerinden tesisata, inşaatten itfaiye hizmetlerine kadar çeşitli işlerde çalışmışlar. Bilhassa ömür boyu hapis cezası alanlar bu hapishaneye gönderilirmiş çünkü şartları ağır, kaçma olasılığı sıfırmış.
 
 
 
Hükümlüler yevmiyeleri karşılığında yol yapımı, köprü inşaati, kereste tedariki gibi güç isteyen işlerde çalışırlarmış. Tren yolunun buraya kadar ulaşmasında onların emeği inkar edilemez. Rıhtımda liman inşaati, su, kanalizasyon, sokak aydınlatması gibi kamu hizmetleri yine bu işçiler tarafından verilirmiş. Hapishane içerisinde çalışan hükümlülerden daha fazla yevmiye alan bu hükümlülere cezalarında indirim de teklif edilerek çalışma koşulları cazip hale getirilirmiş.
 

Hapishaneden kaçma teşebbüsünde bulunanlar yüzerek adadan uzaklaşmaya çalışır, ancak birkaç dakika içerisinde termal şoktan boğulur, Beagle kanalının soğuk sularında kaybolurlarmış. Yüzmeye başlayıp devam edemeyeceğini anlayan hükümlüler ise hapishaneye geri dönerler, ancak ibret olsun diye avluda vurulurlarmış. Yaşam koşullarının pek de iyi olmadığı hapishane 1947' de kapatılmış. Aşağıda gördüğünüz mavi boyalı hücre hapishanenin orjinal haliyle bırakılan hücrelerinden biri. Birçok hücre temizlenip elden geçirildikten sonra sergi alanı olarak kullanıma açılmış. Ünlü tutuklular tasvir edilerek etnografik bir müze oluşturulmuş. Bütün temizliği ve bakımına rağmen insanın içini huzursuz eden bir ortamı olduğunu söylemem gerek.
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder