Kanada seyahatimin en unutulmaz duraklarından biri Bin
Adalar’dı. Saint Lawrence nehrinin üzerine serpiştirilmiş Thousand Islands,
yaklaşık 1864 adadan oluşan bir bölge.
Gidenler bilir, harita okumayı sevenler de bilir, Kanada
dünyanın en sulak yerlerinden biri, Kanada ve A.B.D. arasında da dev bir su
oluşumu var, hatta dünyanın en ünlü şelalelerinden Niagara da bu bölgenin
yıldızı. Ontario eyaletinin Kingston kasabasında Rockport’ta başlıyor adalara
yapılan tekne turları. Bu adalar A.B.D. ve Kanada arasında paylaştırılmış.
Amerika’ya ait adalar New York, Kanada’ya ait adalar Ontario eyaletine
bağlanmış. Yanyana da olsa ayrı ülkelere bağlı olanlar var, ya da mesafe olarak
Kanada’ya daha yakın olmasına rağmen A.B.D.ye bağlı olanlar ve tersi.
Adalardaki evler muhteşem.
Bunların birçoğunun ünlülere ait olduğunu anlatıyor tekne rehberi. Milyon
dolarlar telaffuz ediliyor. Ama biz sıradan ölümlülerin de satın alabileceği
modeller yok sayılmaz. 400 bin US Dolarınız varsa mütevazı bir konut sahibi
olmak işten değil.
1864 adadan Heart Adası’nda yer alan Boldt Castle hem
bölgedeki diğer yapılar arasında farkını belli eden ihtişamıyla, hem de hüzünlü
öyküsüyle beni en çok etkileyen yapı oldu.
New York Waldorf-Astoria Otellerinin genel müdürü olan
George Charles Boldt, aslında New York’a 13 yaşında ve beş parasız gelmiş,
bulaşıkçı olarak iş hayatına girmiş. “Yürü ya kulum” denilenlerden biri olarak
adım adım milyonerliğe kadar ulaşmış. Öldüğünde mirasçılarına 25 milyon
dolarlık gayrımenkul bırakmış. Karısına deli gibi aşıkmış. Torunu “tapıyormuş”
diye ifade ediyor bu sevdayı. 1900 yılında , o zamanki adı Hart olan kalp
şeklindeki adada yüzlerce işçi çalıştırarak taptığı karısı Louise Kehrer Boldt için
bir malikane inşa ettirmeye başlamış. 100 odalı, 6 katlı, taşların arasında
kalpler olan bir şato. Fakat güzel
karısının 31 yaşında aniden ölümü üzerine inşaati durdurtmuş, adaya da bir daha
asla ayak basmamış. Louise’in neden öldüğüne dair net bir bilgi yok. Aşığıyla
kaçtı diyen de var, aşırı dozda zayıflama ilacı içti diyen de var. George Boldt
oldukça ketum davranmış ve bu konuda kimseyle konuşmamış. Çocuklarına ve
torunlarına da konuşmamaları yönünde talimat vermiş. Enteresan bir adammış Bay
Boldt. Waldorf-Astoria Otelinin 13. Katında 1313 nolu odada kalırmış
çoğunlukla. Batıl inançların canı cehenneme, dermiş. 73 yıl süreyle şato terk
edilmiş olarak kaderine razı olmuş. Ta ki yıllar sonra 15 milyon dolar ödenip
restore edilene ve turist ziyaretlerine açılana dek. Yine de yapının iki katının
hala yıkık dökük olduğu, birkaç milyon dolarlık daha tadilat ve restorasyon
gerektiği biliniyor.
Jeneratörün yerleştirildiği yapı
Not: Adayı ziyaret etmek için A.B.D. vizesi gerekli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder