20 Kasım 2014 Perşembe

BOLDT CASTLE - BOLDT ŞATOSU

Kanada seyahatimin en unutulmaz duraklarından biri Bin Adalar’dı. Saint Lawrence nehrinin üzerine serpiştirilmiş Thousand Islands, yaklaşık 1864 adadan oluşan bir bölge.
 



Gidenler bilir, harita okumayı sevenler de bilir, Kanada dünyanın en sulak yerlerinden biri, Kanada ve A.B.D. arasında da dev bir su oluşumu var, hatta dünyanın en ünlü şelalelerinden Niagara da bu bölgenin yıldızı. Ontario eyaletinin Kingston kasabasında Rockport’ta başlıyor adalara yapılan tekne turları. Bu adalar A.B.D. ve Kanada arasında paylaştırılmış. Amerika’ya ait adalar New York, Kanada’ya ait adalar Ontario eyaletine bağlanmış. Yanyana da olsa ayrı ülkelere bağlı olanlar var, ya da mesafe olarak Kanada’ya daha yakın olmasına rağmen A.B.D.ye bağlı olanlar ve tersi.
                                         





Adalardaki evler muhteşem.  Bunların birçoğunun ünlülere ait olduğunu anlatıyor tekne rehberi. Milyon dolarlar telaffuz ediliyor. Ama biz sıradan ölümlülerin de satın alabileceği modeller yok sayılmaz. 400 bin US Dolarınız varsa mütevazı bir konut sahibi olmak işten değil.
 
1864 adadan Heart Adası’nda yer alan Boldt Castle hem bölgedeki diğer yapılar arasında farkını belli eden ihtişamıyla, hem de hüzünlü öyküsüyle beni en çok etkileyen yapı oldu.
  






New York Waldorf-Astoria Otellerinin genel müdürü olan George Charles Boldt, aslında New York’a 13 yaşında ve beş parasız gelmiş, bulaşıkçı olarak iş hayatına girmiş. “Yürü ya kulum” denilenlerden biri olarak adım adım milyonerliğe kadar ulaşmış. Öldüğünde mirasçılarına 25 milyon dolarlık gayrımenkul bırakmış. Karısına deli gibi aşıkmış. Torunu “tapıyormuş” diye ifade ediyor bu sevdayı. 1900 yılında , o zamanki adı Hart olan kalp şeklindeki adada yüzlerce işçi çalıştırarak taptığı karısı Louise Kehrer Boldt için bir malikane inşa ettirmeye başlamış. 100 odalı, 6 katlı, taşların arasında kalpler olan bir şato.  Fakat güzel karısının 31 yaşında aniden ölümü üzerine inşaati durdurtmuş, adaya da bir daha asla ayak basmamış. Louise’in neden öldüğüne dair net bir bilgi yok. Aşığıyla kaçtı diyen de var, aşırı dozda zayıflama ilacı içti diyen de var. George Boldt oldukça ketum davranmış ve bu konuda kimseyle konuşmamış. Çocuklarına ve torunlarına da konuşmamaları yönünde talimat vermiş. Enteresan bir adammış Bay Boldt. Waldorf-Astoria Otelinin 13. Katında 1313 nolu odada kalırmış çoğunlukla. Batıl inançların canı cehenneme, dermiş. 73 yıl süreyle şato terk edilmiş olarak kaderine razı olmuş. Ta ki yıllar sonra 15 milyon dolar ödenip restore edilene ve turist ziyaretlerine açılana dek. Yine de yapının iki katının hala yıkık dökük olduğu, birkaç milyon dolarlık daha tadilat ve restorasyon gerektiği biliniyor.
                                                           



                                                                Jeneratörün yerleştirildiği yapı

Not: Adayı ziyaret etmek için A.B.D. vizesi gerekli.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder